Televizyon seçme rehberi : bilmeniz gereken herşey

Internet çağı öncesinde, eğlence ihtiyacımızı karşılayan yegane kaynak televizyondu. Günümüzde, internet sayesinde elimizin altında birçok kaynak olmasına rağmen, hala televizyondan tam olarak vazgeçebilmiş değiliz. Yeni nesil televizyonlar da, TV izleme deneyimini yepyeni boyutlara taşıdılar.

Bu yazıda, televizyonun tarihine ve teknolojisine kısa bir göz attıktan sonra, satın almak için bilmeniz gereken tüm kriterleri açıklamaya çalışacağım. HD, UltraHD, LCD, LED gibi, hayatımıza son 10-15 yılda giren teknoloji ve terimleri daha iyi anlayabilirsek, satın alma seçimimizi hem daha bilinçli yaparız, hem de kullanmayacağımız gereksiz teknolojilere para harcamamış oluruz.

Televizyon teknolojisinin tarihi


Televizyonu tek bir kişi icat etmemiştir. Ayrı ayrı bulunan teknolojilerin birleştirilmesi ile oluşmuş bir teknolojidir. İnanması zor ama, ilk televizyon denemeleri mekanik prensipler ile yapıldı. Alman üniversite öğrencisi Paul Nipkow'un adını taşıyan Nipkow Diski'ni deniyorlardı. Başka bir grup ise CRT (Cathode Ray Tube = Katod Işınlı Tüp) üzerinde çalışıyordu.

Nipkow diski, üzerinde sarmal sırada delikler bulunan, dönen bir diskti. Teorik olarak her delik, görüntünün bir satırını tarayıp, elektriksel olarak gönderecekti. 1884 kadar eski bir tarihte Nipkow bu teknolojiye patent aldı ama, çalışan bir prototipi hiç yapamadı. Ondan sonra uğraşan başkaları da oldu, birtakım görüntüler de aldılar ama ticari olarak hiçbir şey yapılamadı. Yine de, denedikleri prensip, yani satır tarama, elektronik televizyonlara ilham kaynağı oldu. Görüntünün bir satırı taranır, kuvvetli ve zayıf ışık karşılık gelen elektrik sinyaline çevrilir, sonraki satıra geçilir. Bu işlem çok hızlı yapılır ve adına yenileme hızı (refresh rate) denir.

Sonuç olarak, elektronik televizyonlar teknoloji savaşını kazandılar.

Katod Işınlı Tüp (Cathode Ray Tube) Teknolojisi
CRT kullanan televizyonların prensibi yukarıdaki resimden anlaşılabilir. Isıtılan katodtan fırlayan elektronlar, bobinler aracılığı ile saptırılarak floresan ekran "taranır". Üzerine elektron düşen floresan madde parlayarak görüntüleri oluşturur.

CRT ile çalışan ilk televizyon 1927 yılında yapılmıştır. Daha 100 yılını doldurmadan geldiğimiz aşamayı herhalde o zamanlarda hayal dahi edemezlerdi. İlk görüntü sadece 60 satırdan oluşuyordu ve bir dolar işaretiydi. Ticari modeller ise 1933'te piyasaya çıktı. 1940'larda ise TV kullanımı iyice yaygınlaştı. Amerika'da elbette, bizde TV kullanımı 1970'lerde yayılmaya başladı. 1972'de aldığımız ilk siyah beyaz televizyonu hiç unutmam, sadece TRT'nin yayınları vardı. O da günde birkaç saat!

Renkli televizyonlar


1953 yılına kadar evlerde sadece siyah beyaz televizyon izlenebildi. Aslında 1940'ların başında teknoloji bulunmuştu ama savaş sırasında geliştirilemedi. Hatta 1942-1945 arasında Amerika'da TV ve radyo cihazı üretimi bile yasaklandı.

Amerika'da ulusal ilk renkli yayın 1954'te başladı, 1966'da tüm yayıncılar kısmen renkli yayına başladılar, 1972'de tamamen renklendiler (bizde tamamen renkli yayına 1980'lerin ortasında geçildi).

Bu arada, ilk uzaktan kumanda da 1956 yılında piyasaya çıktı, o bilgiyi de vermiş olayım.

Projeksiyon teknikleri


CRT televizyonların piyasaya hakim olduğu zamanlarda iki çeşit projeksiyon (ekrana yansıtma) yöntemi kullanarak da televizyonlar yapıldı.

LCD projektörler, bir LCD ekrana arkadan ışık verilerek ekrana yansıtma yöntemini kullanıyordu. LCD projeksiyon yöntemi 1990'ların sonunda ve 2000'lerin başında yerini DLP (Digital Light Processing = Sayısal Işık İşleme) yöntemine bıraktı.

DLP projektörler (ya da televizyonlar) renkli bir disk ve DLP çipinden ışığın geçirilerek perdeye yansıtılması ile çalışır. Renkli disk sürekli döner ve kırmızı, yeşil ve mavi ana renkleri barındırır. Işığın zamanlaması ayarlanarak ekranda piksel piksel istenilen görüntü oluşturulur. DLP prensibi ile çalışan televizyonlar da yapılmıştı ama, artık piyasada değiller. DLP projektörler ise sinema salonlarında kullanılmaya devam ediliyor.

Piyasada olmayan başka teknolojiler de var, onlar da şu şekilde;

Yakın geçmişte gözden düşen teknolojiler


LCD


LCD ekranlar, yukarıdakine benzer arka aydınlatma kullanıyor (CCFL). Bu arka aydınlatma ile LCD ekranda gerekli görüntü parlaklığı sağlanıyordu.

LCD ekranlar bazı sorunları nedeni ile gözden düştüler. En büyük sorun, 40 inç'ten (102 cm) daha büyük ekranlarda maliyetin çok yüksek olmasıydı. Diğer bir sorun ise, ekrana tam karşıdan değil de açılı olarak bakıldığında görüntü kalitesinde azalma görülmesiydi. Ayrıca, ekran yenileme hızındaki sorunlar nedeni ile hareketli görüntülerde resmin bozulması söz konusuydu.

Plazma

Geniş izleme açıları, nispeten düşük fiyatları ve çok iyi kontrast değeri vermeleri sayesinde daha yeni teknolojiler gelmeden önce plazma televizyonlar bir süre revaçtaydı.

Plazma ekranlarda iki cam katmanı arasında soy gazlar sıkıştırılmıştır. Hücreler halindeki bu gaza yüksek gerilim uygulandığında, hızla ısınan ve soğuyan gazlar renkli ışınlar oluştururlar. Gerilim değiştirilerek istenilen renkler ve dolayısı ile görüntü oluşturulur.

Plazmanın da sorunları vardı. Bu sorunlardan en önemlisi, aşırı enerji tüketimi ve bu tüketim sonucu ortaya çıkan aşırı ısı ve kısa cihaz ömrüydü.

LCOS

LCOS, Liquid Crystal on Silicon yani silisyum üzerinde sıvı kristal anlamına geliyor. Oldukça karmaşık olan bu teknoloji, hiçbir zaman ticari başarı yakalayamadı. O yüzden çok fazla üzerinde durmayacağım.

Güncel teknolojiler neler, gelecekte bizleri neler bekliyor?


LED


Biraz acaip gelecek ama, LED televizyonlar da aslında LCD ekrana sahip. LCD adı verilen televizyondan en önemli farkları arka aydınlatma. Normal bir LCD ekranda yukarıda LCD maddesinde bahsettiğim CCFL (Cold Cathode Fluorescent Light = Soğuk Katodlu Florosan Işık) arka aydınlatma var. LED televizyonlarda ise arka aydınlatma LED'ler ile sağlanıyor. Aslında bu televizyonların tam adı "LED arka aydınlatmalı LCD" ama, sadece LED diye adlandırılıyorlar. Bu da ayrı bir pazarlama taktiği.

Bu teknolojinin en önemli avantajlarından biri enerji verimliliği. LED arka aydınlatma CCFL'ye göre %20-%30 kadar daha verimli. Dinamik kontrast, izleme açısı, daha fazla renk skalası ve en önemlisi daha düşük maliyet de diğer avantajlar.

OLED

Organik LED, organik materyaller ile üretilen farklı bir LED türü.

Günümüzde LED ve OLED televizyonlar LCD ve plazmayı tarihe gömdü. Büyük üreticilerden hiçbiri 2015 yılında yeni bir plazma modeli çıkarmadı. LCD'ye de talep gittikçe azalıyor.

OLED ekranlar plazma ve LCD'ye göre çok daha az enerji harcıyor. Ancak OLED'ler de mükemmel değil. Sürekli geliştirilmelerine rağmen, hala LCD ve LED kadar uzun ömürlü değiller. Ayrıca OLED yapımında kullanılan organik maddeler suya çok dayanıksız (havadaki nemi de düşünün, sadece üzerine su dökülmesi değil).

Çözünürlük hakkında bilinmesi gereken herşey


480i, 480p, 576p, 1080i, 1080p ve şimdi de 4K (2160p). İyi ama, tüm bu rakamlar ne anlama geliyor? Öncelikle "i" ve "p" ne anlama geliyor, onları açıklayayım.

"i", İngilizce "interlaced" yani iç içe geçmeli anlamına geliyor. "p" ise "progressive" kelimesinin karşılığı, devamlılık belirtiyor.

Interlaced (geçmeli) teknik aslında tüplü televizyonlardan kalma. O zamanki devre tekniği ve maliyetler bunu gerekli kılıyordu. Bu teknik, insan gözünün yeteri kadar hızlı olmaması ve yanıltılabilmesine dayanıyor. Diyelim ki resim 500 satırdan oluşuyor (uydurma bir rakam). Televizyon önce 1,3,5,7... yani tek rakamlı satırları oluşturuyor. 1/50 saniye sonra bu sefer 2,4,6,8... olmak üzere çift satırları tarıyor. Bu iş çok hızlı yapıldığı için (saniyede 50 kere, bu da 25 resim ediyor) gözümüz titreşimi fark etmiyor. Tüplü renkli televizyonların çözünürlüğü 576i idi (PAL).

Progressive (devamlı) taramada ise, televizyon tüm satırları aynı anda çiziyor. Modern TV'lerin büyük çoğunluğu artık bu yöntemi kullanıyor.

Yukarıda önemli formatların rakamları var. Ama bu rakamlar nedir?

Aslında oldukça basit. Toplam çözünürlük, yatay ve dikey genişlikler göze alınarak hesaplanıyor. Örneğin 1080p bir televizyon 1920x1080 resim noktasına (piksel) sahip. İlk rakam yatay, ikinci rakam dikey sayıyı veriyor. Yani bu televizyon soldan sağa 1920, yukarıdan aşağıya ise 1080 piksele sahip. Ölçüm dikeyden alınıyor ve televizyon progressive ise sonuna p ekleniyor (tüm modern televizyonlar "p"). Yani 1080p.

Başka bir örnek verelim. 4K standartı 3,840 x 2,160 piksel demek. Bu da 2160p olarak gösteriliyor.

Televizyonların diğer özellikleri


Televizyonların tüm ana özelliklerine kısaca baktık. Şimdi de, son zamanlarda gördüğümüz, sürekli öne çıkarılan diğer özelliklere bakalım.

Kavisli ekran
Bu aralar hangi teknoloji marketine gitsek, girişte kavisli ekranlar bizi karşılıyor. Tanıtım görüntüleri ile de süper görünüyorlar.

Ekranın, kavisi sayesinde çevredeki ışık yansımasını da daha az aldığı ve bu sayede görüntünün daha da iyileştiği de iddia ediliyor. Ancak büyük teknoloji sitelerinin incelemelerinde bunun çok da doğru olmadığı söylendi.

Bu ekranlar şimdilik cebinizden biraz daha fazla para çıkarmaya yarayan bir pazarlama aracıymış gibi duruyor. En son teknolojiyi satın alma meraklılarına hitap edebilir.

4K


4K görüntüler çok güzel görünüyor, orası kesin. Ancak henüz 4K çözünürlükte içerik çok çok az. Bazı YouTube ve Vimeo videoları, bir de çıkması beklenen 4K Blu-Ray sürümü. Şimdilik seyredebilecekleriniz bunlar.

Yakın gelecekte kablo ve uydu yayınlarının 1080p'nin üzerine çıkması pek öngörülmüyor. Internet videolarında 4K kullanılması ise ciddi band genişliği ve hız problemlerine yol açacak. Elimizde kalan sadece 4K Blu-Ray.

Şu anda 4K almak mantıklı mı? İleriye dönük önemli bir yatırım yapıyorsanız (ve paranız da çoksa) olabilir. Aksi durumda bekleyebilir. Fiyatlar da sürekli düşüyor nasıl olsa. Yeteri kadar yayın ve medya ortaya çıktığı zaman alabiliriz. 1080p bir 5-10 sene daha idare eder gibi duruyor. Ben şimdilik bekleyebilirim.


3D

3D aslında güzel bir teknoloji ama, şansızlığı belki de gözlükler oldu. Gözlük gerekmeyen çözümler de üretiliyor ancak onlar da pek çekici değil. Nedense çok popüler de olmadı. 3D içerik birkaç Blu-Ray disk ve internet videosunda sıkışıp kaldı. 3 sene önce aldığım evdeki televizyonumun 3D özelliğini denemeler dışında bir kez bile kullanmadım. Bana göre (şimdilik) çok gerekli olmayan bir özellik. Sadece 3D özelliği için yeni bir televizyon almaya değmez.

Smart TV


Televizyon ile internete bağlanmak, uygulama çalıştırmak, YouTube'a, Facebook'a girmek tabii ki hoş. Ama açıkçası ben bilgisayarımı daha çok tercih ediyorum.


Yeni bir televizyon alıyorsanız zaten çok büyük bir ihtimalle "smart" olacaktır. Piyasadaki hemen hemen tüm modeller öyle. Ancak 3D'de de bahsettiğim gibi, sadece "smart" olsun diye yeni televizyon almak gerekmez, değmez de. Birkaç yüz liraya alacağınız, kendi işletim sistemine de sahip multimedya cihazları her televizyonu "smart" yapabiliyor. Ana işlevi TV olan cihazlarda ne yapılırsa yapılsın, mutlaka sizi soğutacak bir özellik bulunuyor, her özellik olsa, arabirim yavaş çalışıyor. Ayrıca "smart" televizyonlar da güvenlik riski oluşturmaya başladılar (televizyonun üzerindeki kameranın veya televizyonun mikrofonunun kötü niyetli kişilerce kontrol edildiğini düşünün).

Yenileme Hızı (Refresh Rate)


120Hz/240Hz/600Hz. Her türlü rakam var. Bunlar biraz da göz boyamak için. Elbette daha yüksek yenileme hızı daha iyi ama, üreticilerin rakamlarında bir standart olmadığı için yanıltıcı olabiliyor. 120 Hz'lik kaliteli bir televizyon, 240 Hz'lik düşük kaliteli, kötü tasarlanmış bir televizyondan çok daha iyi olabilir.


Bunun yanında tüm büyük üreticiler (LG, Sony, Samsung vd.) kendi anlamsız terimlerini üretiyorlar. Clear Motion Rate, TruMotion, SPS vb. vb. Aslına bakarsanız hiçbiri diğerinden çok üstün değil, benzer şeyler yapıyorlar.

"Ne yapmalı?" diyorsanız, gözlerinize güvenin derim. 100 Hz'in üzerinde olduktan sonra çok da önemli değil, ki tüm modern televizyonlar öyle. Aynı görüntüyü saniyede 600 kere yenilemek çok da fazla birşey katmayacaktır.

Kontrast Oranı


Aynı yenileme hızında olduğu gibi, kontrast oranında da belli bir standart ölçme yöntemi yok. Üreticiler kendilerince ölçme yöntemleri icat edip, rakam oyunları yapıyorlar. 500,000:1 orana sahip bir televizyon, 1,000,000:1 orana sahip olandan çok daha iyi görüntüye sahip olabilir. Yine gözlerinize güveneceksiniz :)


İzleme açısı (viewing angle)


LCD televizyonlarda ortaya çıkan bu problem, LED televizyonlarda neredeyse hiç yok. Aslında televizyonu evinize götürüp yerine koymalı, gün içinde ışık değiştikçe, açı değiştikçe ve değişik programlar ile test edilmeli. Bunu yapamayacağınıza göre, pazarlama için uydurulan açıların çok da fazla önemi yok. LCD'lerden kalma alışkanlıkla bazı satıcılar hala bunlarla uğraşıyor. Dediğim gibi, zaten LED bir televizyon alıyorsanız, ortada pek problem de yok.


Giriş ve çıkışlar


Bunlara dikkat etmek lazım. Özellikle evdeki televizyona bağlamayı düşünebileceğiniz cihazların giriş ve çıkışlarını kontrol edip, televizyonda bunların bulunup bulunmadığını kontrol edin. HDMI, USB gibi girişler artık vazgeçilmez. HD yayınlarda işe yaramasa da, diğer cihazlarınızı bağlamanız için SCART soketleri, ses ve görüntü giriş çıkışları kontrol etmeniz gerekenlerden bazıları.


Giriş ve çıkışlar için şimdiki ve gelecekteki ihtiyaçlarınızı düşünün. O girişin ya da çıkışın mevcut olması da yeterli olmayabilir. Örneğin sabit disk bağlamayı düşündüğünüz televizyonun üzerindeki USB çıkışlarının hiçbiri sabit diski çalıştıracak kadar enerji veremiyor olabilir, en fazla 8GB diskleri okumaya uygun olabilir vb...

Ağ bağlantısı ve Wi-Fi


Bunu uzatmaya gerek yok. Ethernet ve Wi-Fi bağlantısı mutlaka olsun.


Sonuç - ne alalım?


Yukarıda yazdıklarımın dışında onlarca özellik vardır eminim. Bir kısmı gerçekten işe yarayabilir, bir kısmı ise hiç kullanmayacağınız göz boyamalar. Çok fazla takılmayın.


Satıcıları da çok fazla dinlemeyin. Ana özelliklere karar vermiş olarak gidin (ekran boyutu, çözünürlük, SmartTV, 3D vb.) ama gerçekten kullanmak istediğiniz özellikler olsun. Sırf "bu da olsun" diye hiç kullanmayacağınız özelliklere fazladan para ödemeyin.

Özetle, istediğiniz özellikleri önceden belirleyin, bunlar varsa satıcıları ve katalogları fazla da umursamayın, son olarak da gözlerinize güvenin!


KAYNAK
Televizyon seçme rehberi : bilmeniz gereken herşey Televizyon seçme rehberi : bilmeniz gereken herşey Reviewed by Fırat Tarman on Haziran 11, 2015 Rating: 5

2 yorum:

  1. bu trumotion özelliği uhd tvlerde ne kadar önemli ? alırken buna dikkat etmelimiyiz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıda "Yenileme Hızı" kısmında yazdıklarım UHD televizyonlar için de aynen geçerli. UHD televizyonlarda işlenen veri çok daha fazla olduğundan, televizyonun işlemcisinin de iyi olması yeterli. Bu konu çok detaylı aslında. Üreticiler rakam oyunları ile çok göz boyuyor, o açıdan uzman incelemesi gerekir. Yazıda söylediğim gibi, gözünüze güvenin :)

      Aşağıdaki bağlantıda bayağı detay var. Ne yazık ki İngilizce;

      http://www.rtings.com/tv/learn/fake-refresh-rates-samsung-clear-motion-rate-vs-sony-motionflow-vs-lg-trumotion

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.